Avrupa’nın Aslanı Galatasaray’ın UEFA Serüveni

UEFA Avrupa Ligi, 1971 yılından itibaren düzenlenen, Avrupa’nın kulüpler bazında UEFA Şampiyonlar Ligi’nden sonra, en önemli futbol turnuvası olarak öne çıkmaktadır. UEFA Kupası’na katılan ilk Türk takımı ve bu kupayı ülkemize getirerek bizi gururlandıran ilk takım ise, Galatasaray’dır.

Galatasaray UEFA Kupası’na Katılıyor

O zamanlar takımlar grup eşleşmeleriyle değil, altı eleme turundan başarıyla geçtikten sonra çeyrek finale katılma şansını yakalardı. Galatasaray, 1998-1999 sezonunda lig şampiyonu olduğu için üçüncü turdan kuralara girme şansını elde etmişti.

Kuralar çekildiğinde ilk rakip, İtalya ekiplerinden Bologna’ydı. Galatasaray daha sonra Borussia Dortmund, Mallorca, Leeds United takımlar ile sırasıyla karşılaşarak adını finale yazdırdı.

Ve Artık UEFA Kupası Finali

Tarihler 17 Mayıs 2000’i gösterirken bütün Türkiye’de yaşam durmuş, herkes işini bırakmış ve maça odaklanmıştı. Maç Danimarka’nın başkenti Kopenhag şehrinde oynanıyordu. Futbolcular sahaya çıktı, hazırlıklarını yapıldı, spikerler de tüm hazırlıklarını yaptı ve bütün Türkiye ekran başına kilitlenip tek yürek oldu.

Maça Arsenal başlamıştı. İki ekip de birbirini yordu ama ilk yarıda bir sonuca ulaşamadı. Süre azaldıkça coşku artıyordu, spiker heyecandan maçı duyguları ile anlatıyordu. Uzatmalara sakin başlandı. Fakat uzatmaların ikinci yarısında golleri güçlükle de olsa, önlemeyi başardık. Hakem 120 dakikanın sonucunda düdüğünü çalarak maçın penaltılarla devam edeceğini belirtti. İlk penaltıyı hakkını Galatasaray kullanacaktı ve topun başında Ergün vardı. Ergün’ün müthiş vuruşu ile durum 1-0 oldu.

Rakibin ilk penaltısı için Suker topun gerisine konumlandı. Suker’in atmış olduğu top Taffarel’in dikkati ile direkten çıkıyor. Bu sözler söylenirken spikerimizin bile sesi kısılmış fakat bu sevince gurura değeceği için bu aldırılacak bir durum değildi.

Arsenal’in ilk penaltısını kaçırması üzerine topun başına Hakan geçti ve sakin ve başarılı bir vuruşla topu ağlara gönderdi. Arsenal’in ikinci penaltısını kullanmak için Parlour topun başında durdu. Taffarel’i ters köşe yaparak maçın skorunu 2-1’e getirdi. Gitgide maçın son anları yaklaşıyordu ve üstünlük ile avantaj yüksekti.

Üçüncü penaltı için Ümit profesyonel bir şekilde avantajı sürdürmeye devam etti. Arsenal oyuncusu Vieria topu üst direğe göndererek kupanın bir parçasını kendi elleriyle Galatasaray’a vermişti bile.

Dördüncü penaltı atılırsa kupa Galatasaray’ın olacaktı. O zamanın spikerinin konuşmalarına yönelik; “Popescu hadi oğlum, hadi oğlum” sözleri sonrasında, top ağlarla buluşmuş ve spiker dahil olmak üzere hiç kimse gözyaşlarını tutamamıştı. Bütün Danimarka tek ses olmuştu.

Ve böylece ülkemize dünyanın en kıymetli kupalarından bir tanesi Galatasaray sayesinde gelmiş oldu. Tüm Türkiye’nin daima övüneceği bir kupaya sahip olunmuştu. ‘’Bizim UEFA kupamız var’’ sözünün de mimarisi ortaya çıkmış oldu. Gurur duyduğumuz bu gibi başarıların devam etmesini tüm kalbimiz ile temenni ediyoruz. Umarız ki her daim böyle başarılara kucak açarız.